yunus yenidünya - 5.SINIF FEN KONULARI
  Ana Sayfa
  Ziyaretşi defteri
  4.SINIF FEN KONULARI
  5.SINIF FEN KONULARI
  6.SINIF KONULARI
  7.SINIF KONULARI
  8.SINIF KONULARI
  EĞLENCE
  altköyü
  İletişim
  ERZİNCAN

MADDENİN DEĞİŞİMİ VE TANINMASI

Yağmur niçin yağar ?
Sıcak havalarda yağmur yağarken soğuk havalarda kar yağmasının nedeni nedir ?
Yağan yağmur ve kar sularına ne oluyor ki yerler kuruyor ?


Yağan yağmur suları ve eriyen kar sularının bir kısmı toprak tarafından emilir, bir kısmı akarsulara karışır, bir kısmı da çukur yerlerde su birikintisi oluşturur. Güneş çıktığında toprak kurur, su birikintileri giderek küçülüp kaybolur.
Yeryüzündeki sular küçük damlacıklar halinde havaya karışır. Bu damlacıklara su buharı diyoruz. Suyun küçük damlacıklar halinde havaya karışmasına buharlaşma diyoruz.
Havadaki su buharını, soğuduğu zaman su damlacıkları hâlinde görebiliriz.
Su buharının su damlacıkları hâlinde görülmesine yoğunlaşma denir.

YAĞIŞLAR NASIL OLUŞUR ?
Yeryüzündeki sular ,Güneş’in etkisiyle buharlaşır ve yükselir. Yükseklerde bulunan soğuk hava Su buharını çok küçük su damlacıklarına ya da buz kristallerine dönüştürerek bulutlar  oluşur.
Küçük ve yere düşmeyecek kadar hafif olan su damlacıkları havanın etkisiyle gökyüzünde dolaşır. Su damlacıkları birleşerek büyüyüp ağırlaştığında yağmur olarak yere iner.

 


 

 


Yüksek bulutlardaki su damlacıkları, soğuk havanın etkisiyle minik buz taneciklerine dönüşür. Bunlar, birleşerek yeterli büyüklüğe ulaştığında kar taneleri şeklinde yeryüzüne düşer.

 


Yağmur damlaları fırtına nedeniyle donar. Yere doğru inerken hava akımları bunları bir aşağı bir yukarı sürükleyerek daha büyük buz parçaları hâline getirir. Ağırlaşan buz parçaları yere düşer. Buna dolu denir.
Havadaki su damlacıkları yeryüzüne yakın yerde soğuduğu zaman sis oluşur.
Havadaki su buharı, taş toprak ve yaprak gibi soğuk katı maddeler üzerinde gece yoğunlaşarak su damlacıklarına dönüşür. Bu damlacıklara çiy denir. Daha çok ilkbahar ve yaz mevsimlerinde sabah erken saatlerde görülür.

 


Havadaki su buharı, çok soğuk ilkbahar ve sonbahar gecelerinde donarak katılaşır. Toprak ve bitkiler üzerinde kar katmanı oluşur. Buna kırağı denir.



DOĞADA SUYUN DOLANIMI



Yeryüzündeki sularda, güneş enerjisinin etkisiyle sürekli buharlaşma olur.
Atmosfere yükselen su buharı, atmosferin soğuk tabakalarında yoğunlaşarak yağmur, dolu, kar şeklinde tekrar yeryüzüne döner. Bu olaya suyun doğal dolanımı denir.
Yeryüzündeki suların buharlaşması ile yoğunlaşması arasında bir denge vardır.
Tabiatta suyun dolaşımı ve sürekliliği, güneş enerjisi ile sağlanır. Çünkü buharlaşma ve yoğunlaşmanın gerçekleşmesi için ısınma – soğuma gerekir.

Bulutlar nasıl oluşur ?
Buharlaşma ile yoğunlaşmanın oluşmasını sağlayan temel şart nedir ?
Havadaki su buharının yoğunlaşması sonucunda gerçekleşen yağış türleri nelerdir ?
Doğadaki su dolanımını resim üzerinde açıklayınız.

Enerji Kaynağı Güneş




Güneş ışınları aniden yok olursa Dünya’ya neler olur ?

Güneş, merkezinde meydana gelen patlamalar sonucunda büyük miktarlarda enerji üretir. Ürettiği  enerjinin büyük bir kısmı uzayda kaybolur. Bu enerjinin çok az bir bölümü ısı ve ışık olarak Dünya’ya gelir. Güneş Dünya’mızdaki hayatın devamını sağlar. Işığı,bitkilerin besin ve oksijen oluşturmasını sağlar. Isısı atmosferi ısıtır, buharlaşma ve yoğunlaşmayı sağlar. Yeryüzündeki bir çok enerjinin kaynağıdır.
Güneş ışınları, yeryüzündeki suları ısıtır ve buharlaştırır. Su buharları yoğunlaşarak  yağmur, kar,dolu olarak tekrar yeryüzüne iner. Akarsuları oluşturur. Güneş enerjisini elektrik enerjisine çeviren piller yapılmıştır. Bu piller, hesap makinesi ve saat gibi araçlarda kullanılır. Bitkiler enerjisini üretmek için güneş enerjisinden yararlanır.

Güneş enerjisi, güneş  panelleri yardımıyla  toplanarak ısıya dönüştürülür  ve bu yolla sıcak su sağlanıp  konutlar ısıtılır ve sıcak su  ihtiyaçları karşılanır. Yakıt olarak kullanılan odun, kömür ve petrolden elde edilen ısı enerjisinin kaynağı da Güneş’tir.



Isınan hava genleşir ve yükselir. Sıcak ve soğuk havanın yer değiştirmesiyle rüzgâr oluşur. Rüzgâr gücü ile elektrik üretilir. Bunu sağlayan güneş enerjisidir.

Güneş enerjisi, ışınlar hâlinde yayılır. Katı, sıvı ve gaz maddelerin üzerine düşerek  ısınmalarını sağlar. Kış mevsiminde güneş ışınları Dünya’ya yeterince dik
gelmez. Kışın havaların ve suların soğuk olmasının nedeni budur.
Sıcaklığı farklı olan maddeler birbirine temas ederse, sıcaklığı yüksek olan maddeden düşük olan maddeye doğru ısı akar. Isı alışverişi, her iki maddenin sıcaklığı eşit olduğunda sona erer.


YAKITLAR
Bulunduğumuz ortamı ısıtmak için hangi  araçları kullanırız ?
Isıtmada kullandığımız araçlardan nasıl ısı elde  ederiz ?


Bulunduğumuz ortamların ısınmasını sağlamak için soba, kalorifer gibi araçlar kullanırız. Bu araçlar  yakıtların yanmasıyla ısı verir. Yakıtların yanması için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen olmadan yakıtlar yanmaz. Bazı yakıtlar doğada olduğu şekliyle bazıları da  işlendikten sonra kullanılır. Linyit doğal olarak, petrol ise işlendikten sonra yakıt  olarak kullanılır. Yakıtlardan sağlanan enerji; ısıtma,aydınlatma bazen de nesneleri hareket ettirme amacıyla kullanılır.

FOSİL YAKITLAR
Fosil yakıtlar, çürüyen tarih öncesi bitki ve hayvanlardan milyonlarca yılda oluşmuş, kömür, petrol ve doğalgaz gibi yakıtlardır. Fosil yakıtlar yenilenebilir kaynaklar değillerdir.

Isı enerjisi elde etmek için kullandığımız yakıtların büyük bir kısmı fosil yakıtlardır. Fosil yakıtlar ; birikmiş güneş enerjisinin depo edilmiş şeklidir. Bitki ve hayvanların kalıntılarıyla oluşur. Oluşumları milyonlarca yıl sürer. Genellikle kaya katmanlarının altında sıkışmış ve gömülmüş olarak bulunur.

Kömür, bataklıklardaki bitkiler ve bitkisel atıklardan oluşur. Kömürlerin oluşması milyonlarca yıl sürebilir.
Petrol, hayvan ve bitki atıklarından oluşmuştur. Karaların hemen altında ya da deniz altındaki yataklarda bulunur.
Doğal gaz da petrol gibi karaların altındaki boşluklarda ya da deniz altında bulunur.



Yakıt olarak kullanılan odun, bitkilerden elde edilir. Bitkiler büyümeyi, gelişmeyi ve besin yapmayı güneş enerjisi ile gerçekleştirir. Bu enerjiyi depo eder. Odun yakıldığında bu enerji, ısı enerjisine dönüşür.

Fosil yakıtlar nasıl oluşmuştur ?
Fosil yakıtlar hangi amaçla kullanılır ?
Fosil yakıtlar nasıl çıkarılır ve taşınır ?
Fosil yakıtlar tükenir mi ?
Fosil yakıtlar nasıl kullanılmalıdır ?


YAKIT ÇEŞİTLERİ


Katı Yakıtlar : Odun, kömür.
Sıvı Yakıtlar : Benzin, mazot, gaz yağı ve fuel-oil.
Gaz Yakıtlar : Ham petrolden üretilen sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) , doğal gaz

Isı Cisimleri Hareket Ettirir

 


Yakıtların oksijenle birleşerek yanması sonucunda oluşan ısı enerjisi harekete dönüşebilir.
Yediğimiz besinler enerji verir. Besinlerden sağladığımız bu enerji ısı enerjisidir.
Otomobiller; yakıtın motorda yanması sonucu oluşan ısı enerjisi ile hareket eder.

ISI : Isı bir enerjidir. Diğer enerjilere dönüşebilir. Isı birimi joule (jul) olup kısaca ( j ) ile gösterilir.
SICAKLIK : Sıcaklık bir enerji türü değildir. Birimi celsius (selsiyus)’tur. C ile gösterilir ve termometre ile ölçülür.
Günlük hayatta ısı enerjisi birimi olarak kalori de kullanılır. Kısaca ( cal ) ile gösterilir.

ISINMA – SOĞUMA
Isının maddeler üzerindeki en belirgin etkisi ısınma ve soğumadır.
Isınan maddelerin sıcaklığı artar, soğuyan maddelerin sıcaklığı azalır.
Yazın elektrik ve telefon telleri sarkar, kışın ise gerginleşir. Bunun nedeni tellerin ısınması ve soğumasıdır.
Maddeler ısıtıldıkça genleşir, hacmi büyür. Bu duruma genleşme denir.
Katılar, ısıtıldıklarında az genleşir.
Sıvılar, ısıtıldıklarında katılardan fazla genleşir.
Gazlar, ısıtıldıklarında katılardan ve sıvılardan daha fazla genleşir.

                       ısınma
                   ---------->
BÜZÜLME                  GENLEŞME
                  < ----------
                      soğuma


Maddeler soğutulduğunda hacmi küçülür.
Maddelerin hacimce küçülmesine büzülme denir.
Katılar, sıvılara göre daha az büzülür. Gazlar ise hem katılardan hem de sıvılardan daha fazla büzülür.
Genleşme ve büzülme birbirinin tersidir.
Her maddenin genleşme oranı farklıdır.
Bazı maddeler az, bazı maddeler çok genleşir.
Çok genleşen madde çok büzülür, az genleşen madde az büzülür.


Genleşme ve Büzülmenin Olumsuz Etkileri
Katı cisimler ısıtılır ve aniden soğutulursa çatlayıp kırılabilir.
Metal ve metalden yapılmış cisimler, ısı aldıklarında genleşir. Böyle cisimler, genleşmek için uygun yer bulamazsa eğilip bükülür, kırılır.
Genleşme oranı dikkate alınmadan çekilmiş elektrik ve telefon tellerinden kışın kopmalar,yazın sarkmalar görülür.
Demir yolu rayları, ısının etkisi düşünülmeden döşenirse eğilip bükülür ve kazalara neden olur.

Genleşme ve Büzülmenin Olumlu Etkileri
Sıcaklığı ölçmek için kullandığımız termometreler, sıvıların genleşmesinden yararlanılarak yapılmıştır.
Genleşme oranı farklı iki metalin kullanıldığı metal çiftlerinden yararlanarak termostat yapılır. Termostat, buzdolabının istenilen sıcaklıkta kalmasını sağlar.
Elektrikli fırınlarda, ütülerde sıcaklığı; kalorifer kazanlarında suyun sıcaklığını istenilen düzeyde tutmak için de termostat kullanılır.
Kapağı sıkışmış şişe ve kavanozlar, maddelerin genleşmesinden yararlanılarak kolayca açılabilir.
Sıvılar, ısıtıldığında ya da bulundukları ortamdan ısı aldığında buharlaşarak gaz hâline geçer. Sıvı, buharlaşırken ortamdan ısı alır. Bulunduğu ortamı soğutur. Bu olaya buharlaşma denir.
Gaz hâlindeki su buharı soğutulduğunda, sıvı hâle gelmesine yoğunlaşma denir. Gaz yoğunlaşırken ısı verir. Ortamı ısıtır.
Buharlaşma ile yoğunlaşma birbirinin tersidir.
Yıkanıp dışarıya asılan çamaşırlar, yaz mevsiminde daha çabuk kurur. Kış mevsiminde ise daha yavaş kurur.
Yaz mevsiminde yağmurların oluşturduğu su birikintileri kısa sürede buharlaşarak kurur, diğer mevsimlerde ise bu süreç daha uzundur.
Bu durumlar bize, sıcaklıkla buharlaşma arasında ilişki olduğunu gösterir.


K A Y N A M A
Aldığı ısı nedeniyle, sıvı maddelerin yüzeyinde yavaş yavaş buharlaşma başlar. Isınmakta olan sıvının sıcaklığı yükselirken buharlaşma devam eder. Sıvı belirli bir sıcaklığa ulaşınca yüzeye doğru kabarcıklar oluşur. Sıvının her tarafından buharlaşma başlar. Sıcaklık sabit kalır. Sıvının sıcaklığının sabit kalarak buharlaşmanın hızlı bir şekilde devam etmesine kaynama denir.

 

KAYNAMA BUHARLAŞMA
Belli bir sıcaklıkta olur. Sıvının her tarafında ve hızlı olur.
Ortamdan ısı alarak gerçekleşir. Her sıcaklıkta olur.
Sıvının yüzeyinde ve yavaş olur. Ortamdan ısı alarak gerçekleşir.


 Sıvı hâldeki saf maddeleri ısıttığımızda sıcaklık yükselir. Sıcaklık, belli bir noktaya geldiğinde ısı verilmesine rağmen değişmez. Isı almaya devam eder. Sıvı kaynamaya başlar ve sıcaklığı sabit kalır. Bu sıcaklığa kaynama noktası denir.

Her saf maddenin kaynama sıcaklığı farklıdır.
Ortam ve koşullar değişmedikçe bir saf maddenin kaynama sıcaklığı her zaman aynıdır.
Saf maddeler kaynama sıcaklığına göre ayırt edilebilir.
Bilim adamları, kaynama sıcaklığını test ederek bir maddenin saf olup olmadığını ve türünü belirlerler.

ERİME VE DONMA
İlkbahar ve yaz mevsimlerinde bazen dolu, kış mevsiminde kar yağar. Soğuk havalarda ise yeryüzündeki su birikintileri buz hâline gelir. Kar, dolu ve buz, suyun katı hâlidir.
Dolu, kar ve buz ısının etkisiyle eriyerek tekrar su hâline gelir.
Suyun buz hâline gelerek katılaşmasına donma, buzun su hâline gelmesine erime denir.
Katı bir madde erirken bulunduğu ortamdan ısı alır.
Sıvı bir madde donarken bulunduğu ortama ısı verir.
Saf maddelerin erime ve donma sıcaklığı aynıdır. Saf bir madde hangi sıcaklıkta eriyorsa o sıcaklıkta donar.


YOĞUNLUK (BİRİM HACİM KÜTLE)

 


Maddelerin suda yüzmelerinin ya da batmalarının nedeni ağır ya da hafif olmalarından değildir. Ağır olan koca bir tomruk, su üzerinde yüzerken hafif olan küçük bir taş hemen batar. Bunun nedeni maddenin boyutlarına göre ağır ya da hafif olmasıdır.
 

Suda yüzme – batmanın tek başına kütle ya da hacimle ilgisi yoktur. Her ikisi ile birden ilişkisi vardır.
Cismin kütlesi büyük, hacmi küçük olursa batar.
Bir cismin suda batması için daha ağır olması önemli değildir. Maddenin yoğun olması önemlidir.
Suda batan madde, yüzen maddeden daha yoğundur.
Her maddenin yoğunluğu, 1 ml hacmindeki kütlesi tartılarak bulunur.
Maddenin 1 ml hacmindeki kütle miktarı yoğunluk ya da birim hacim kütle diye tanımlanır.
 


Her maddenin birim hacim kütlesi farklıdır. Aşağıdaki tabloda bazı maddelerin birim hacim kütlesi verilmiştir.Bunu hep birlikte inceleyelim.


 

Madde
Birim hacim kütle (g/ml)
Su
1
Hava
0,0013
Zeytinyağı
0,9
İspirto
0,8
Buz
0,9
Alüminyum
2,7
Bakır
8,9
Benzin
0,7
Demir
7,8
Gümüş
10,5
Altın
19,3


Genellikle maddelerin, sıcaklıkları arttıkça hacimleri genişler.
Maddelerin katı hâlleri sıvı hâllerinden daha yoğundur.
Su donarken yoğunluğu azalır, buz su üstünde yüzer.


YOĞUNLUK NİÇİN ÖNEMLİDİR ?

Tek katlı binalar yoğunluğu az olan ahşap, tuğla, kerpiç gibi malzemeler kullanılarak yapılabilir.
Çok katlı binaların yapımında kullanılan malzemelerde ise dayanıklılık, fazla yük taşıma gibi özellikler aranır. Bu nedenle çok katlı binaların yapımında demir, çelik gibi yoğunluğu fazla olan malzemeler kullanılır.
Uçakların kolayca uçabilmesi için uçak yapımında demir yerine alüminyum kullanılır. Çünkü yoğunluğu demirden az olan alüminyum, ayrıca demire göre daha hafif ve daha dayanıklı bir maddedir.

HAZIRLAYAN :YUNUS YENİDÜNYA KUDRET SARAÇOĞLU İÖOKULU

 

KUVVET ve HAREKET

 

 

 


TEMAS GEREKTİRMEYEN KUVVETLER


Kuvvet Çeşitlidir

Çevremizdeki varlıklar dönerek, zıplayarak, yuvarlanarak hareket eder. Cansız varlıkların hareket etmesi için kuvvet uygulamak gerekir. Cisimleri hareket ettirmek amacıyla uygulanan kuvvet, itme ya da çekme olabilir.

Arabayı çeken atlar, çocuğun arabasını iten anne, vagonları çeken lokomotif, topa tekme vuran çocuklar, hareket ettirdikleri cisimlerle fiziksel temas halindedir. Duran cisimlere fiziksel temas halinde uygulanan kuvvet, cisimleri hareket ettirir.
 

 

 

 

Şekildeki sopa ile etki yaptığı beyaz top temas halindedir. İlk topun hareketi sonucunda oluşan çarpışma nedeniyle bu topun temas ettiği diğer toplar da hareket eder.

Bu topların hareketini sağlayan, temas kuvvetleridir.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Cisimleri yalnızca temas kuvvetleri mi hareket ettirir?

Bütün kuvvetlerin etkiledikleri cisimlere temas etmeleri gerekmez. Bazı kuvvetler cisimleri uzaktan etkiler.
 

 

 

 

 

Yün kazağa sürtülen plastik kalem, yerdeki küçük kağıt parçalarına yaklaştırılırsa, kağıtları çeker.



 

 





Mıknatıs toplu iğnelere yaklaştırılırsa, iğneler mıknatıs tarafından çekilir.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ağacın dalından kopan meyve, yerçekimi kuvvetinin etkisiyle yere doğru düşer.


Fiziksel temas olmadan cisimlere etki edebilen kuvvetlere temas gerektirmeyen kuvvetler denir.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşağıdaki tabloda yer alan örneklerde, harekete sebep olan kuvvetlerin niteliğini işaretleyiniz. 2 örnek de siz veriniz.

 

 

Kuvvetin Niteliği

 

Temas Gerektiren Kuvvet

 

Temas Gerektirmeyen Kuvvet

Elmanın yere düşmesine neden olan kuvvet

 

 

Mıknatısın anahtarı çekmesini sağlayan kuvvet

 

 

Kağıt parçalarını sürtünen balona doğru çeken kuvvet

 

 

Frene basıldığında bisikletin durmasını sağlayan kuvvet

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MIKNATISLAR


Mıknatıslar değişik şekil ve büyüklüklerde olabilir. Buzdolabına değişik süsler yapıştırmak, dolapların kapaklarının kapalı kalmasını sağlamak amacıyla küçük mıknatıslar kullanılır.

Mıknatısın en eski kullanım alanlarından biri de pusuladır. Pusulanın ibresi mıknatıslı bir parçadır. Pusulayı hangi yöne çevirirseniz çevirin, ibre kuzey-güney doğrultusunu bulana kadar hareket eder. Koyu renkli ucu kuzeyi, açık renkli ucu ise güneyi gösterir.

 

 

 

 

 

Bir maddenin mıknatıs olup olmadığını anlamak için pusula kullanılır.
• Mıknatıs olduğunu düşündüğünüz madde pusulaya yaklaştırılır.
• Pusulanın ibresini hareket ettirirse madde mıknatıstır.
• Pusulanın ibresini hareket ettirmezse madde mıknatıs değildir.

At nalı, halka, çubuk, yuvarlak ve kare olmak üzere çeşitli şekil ve büyüklükte mıknatıs vardır.
İki mıknatıs birbirine yaklaştırılırsa bazen birbirini iter, bazen de çeker. Bu mıknatısların birbirine uyguladıkları kuvvetten kaynaklanır.
Çubuk mıknatısa ip bağlayıp havada asılı tutarsanız bir süre döndükten sonra kuzey-güney doğrultusunu gösterir. Bu durum mıknatısın iki ucu olduğunu kanıtlar. Mıknatısların uçlarına kutup adı verilir.
 

 

 

 

Kuzeyi gösteren ucuna kuzey kutbu denir. Kısaca “N” ile gösterilir.
Güneyi gösteren ucuna güney kutbu denir. Kısaca “S” ile gösterilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Eğer bir mıknatıs parçalanırsa, çok sayıda küçük mıknatıs elde edilir. Elde edilen her mıknatısın parçalanmadan önce olduğu gibi iki kutbu vardır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Benzer kutuplar birbirine yaklaştırıldığında, birbirini iter.



 



 

Zıt kutuplar birbirine yaklaştırıldığında, birbirini çeker.

 

 

 

 

 

 

Mıknatıs Bazı Maddeleri Etkiler


Arkalarında mıknatıs bulunan küçük süsler, buzdolabının kapağına kolayca yapışırken, ahşap dolabın kapağına yapışmaz. Bu durum mıknatısın maddeleri etkileyip etkilememesinden kaynaklanır. Mıknatıs etkilediği maddeleri çeker, etkileyemediği maddeleri çekmez.

Toplu iğne, çivi, demir, nikel, kobalt, çelik gibi maddeler mıknatısa yaklaştıklarında, aralarında bir çekim olur ve bu maddeler mıknatıs tarafından çekilirler. Mıknatısın maddelere uyguladığı kuvvet, temas gerektirmeyen kuvvettir. Tebeşir, silgi, tahta, cam, plastik gibi maddeler mıknatıs tarafından çelikmezler.

Mıknatısın kullanıldığı yerler:


Mıknatıslar her şekil ve boyutta olabilir. Günümüzde mıknatısların çok değişik kullanım alanları vardır.
• Buzdolabının kapağının kapanmasını mıknatıs sağlar.
• Radyo, televizyon, bilgisayar gibi elektronik cihazların yapımında mıknatıs kullanılır.
• Cep telefonu, elektrik motorları, kapı zilleri mıknatısla çalışır.
• Ağır cisimlerin kaldırılmasında güçlü mıknatıslar kullanılır.
• Çöplerin içindeki bazı metal maddeler, mıknatıs kullanılarak ayrılır.

Görüldüğü gibi mıknatıs aslında hayatımızı kolaylaştıran bir madde. Yere saçılan bin tane toplu iğneyi en ufak hasarla toplamanın tek yolu mıknatıs değilse nedir?

Mıknatısların bazen zararı da olabilir.
Mıknatıslar; bazı elektronik donanımlı araçları etkiler, onların bozulmasına neden olur. Bu nedenle bankamatik ve telefon kartları, bilgisayar disketi gibi araçları mıknatısa yaklaştırmamak gerekir.

DENEY: MIKNATISIN DA BİR ÇEŞİT PUSULA OLDUĞUNUN İNCELENMESİ
Deneyin Amacı: Mıknatıs kutuplarını belirlemek.
Hazırlık Soruları:
1-Mıknatısı pusula olarak kullanabilir miyiz?
2-Mıknatısın kutupları ile yerin kutupları aynı mıdır?
Kullanılan Araç Ve Gereçler:
Pusula, mıknatıs, üç ayak, statif çubuk – 2 adet (biri uzun, biri kısa), bağlama parçası
Deney Düzeneği:

 

Deneyin Yapılışı:
1-Mıknatısı şekildeki gibi Statif çubuğa tutturunuz. Mıknatısı ip etrafında dönmesini sağlayıp bırakınız. Bir müddet sonra mıknatısın bir ucunun kuzeyi, diğer ucunun da güneyi gösterdiğini gözleyiniz.
2-Bu defa mıknatısın altına bir pusula yerleştiriniz. Pusula ibresi ile mıknatıs yönlerinin birbirine zıt olduğunu gözleyiniz.
Deneyin Sonucu:
Ağırlık merkezinden asılmış serbest bir mıknatısın bir ucu daima kuzeyi diğer ucu da daima güneyi gösterir.
Pusula ile mıknatısın kutupları birbirine zıt yönlüdür.
Teorik Bilgi:
Yönlerimizi bulmaya yarayan pusula esasen bir mıknatıstır. Pusula ibresinin boyalı ucu kuzeyi, diğer uç ise güneyi gösterir. Mıknatısı bir ipe bağlayıp serbest konumda bıraktığımız zaman mıknatısın bir ucu kuzeyi diğer ucu da güneyi gösterir. Eğer mıknatıs altına pusula konulursa; pusula ile mıknatısın kutupları birbirine zıt yönlü olur.

 

Hazırlayan:HARUN BAKİ KULELİ İLK ÖĞRETİM OKULU

                            

SÜRTÜNME KUVVETİ


HAREKETİ NELER KOLAYLAŞTIRIR?




Yolların, parkların, oyun alanlarının zeminleri, insanların ve araçların kolayca hareket edebilmesi için düz bir yüzey elde edebilecek malzemelerle kaplanmıştır.
 

 

 

Görüldüğü gibi cisimlerin hareketleri, temas ettikleri yüzeylere göre farklılıklar gösterir.
Cisimler;
• Pürüzsüz yüzeylerde daha kolay,
• Pürüzlü yüzeylerde ise daha zor hareket eder.
• Bu durum, sürtünen yüzeylerin farklılığından kaynaklanır.
Cisimler nerede hareket ederse etsin, hareketlerini engelleyen, zorlaştıran bir kuvvet vardır. Oyun oynarken kaçan top, bir süre hareket ettikten sonra başlangıçta yavaşlar; sonra da durur. Topun hareketini yavaşlatan ve durduran kuvvet ne olabilir?


 

 

Sürtünen cisimler arasında ortaya çıkan ve cismin hareketini zorlaştıran kuvvete sürtünme kuvveti denir. Sürtünme kuvveti cisimlerin hareketine karşı koyan bir kuvvettir ve hareketi zorlaştırır. Yukarıdaki örneklerde kutunun hareketini zorlaştıran, bisikletin ve topun hareketini yavaşlatarak durduran kuvvet de sürtünme kuvvetidir.

Cam, mermer, beton zemin gibi pürüzsüz yüzeylerde sürtünme oldukça azdır. Bu nedenle cisimler daha kolay hareket eder. Halı, kum, çakıl gibi pürüzlü yüzeylerde ise sürtünme fazladır. Bu durum cisimlerin hareketini zorlaştırır. Sürtünme yüzeylerinin farklılığı cisimlerin hareketini etkiler.

Sürtünme temas eden yüzeyler arasında meydana gelir. Bu nedenle sürtünme temas gerektiren bir kuvvettir.

Sürtünme kuvvetinin, yalnızca yüzeyin pürüzlü ya da pürüzsüz olmasıyla ilgili olduğunu mu düşünüyorsunuz? Aşağıdaki grafiği inceleyiniz.
 

 

Bir kitabı sıranın üzerinde hareket ettirmek, birden fazla kitabı hareket ettirmekten daha kolaydır.


    Kütle arttıkça sürtünme kuvveti artar.
    Kütle azaldıkça sürtünme kuvveti azalır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşağıdaki soruları hep birlikte cevaplandıralım.
Çocuğun hızlı bir şekilde kayması için kaydırağın yüzeyi nasıl olmalıdır?
Az pürüzlü ve kaygan olmalıdır.
Ayrıca kaydırağın eğiminin artması hızı da arttırır.


 

 

 

 

 


Karda yürümekte olan çocuğun aniden düşmesinin nedeni nedir?
Yerin çok kaygan olması veya bu kaymayı engelleyecek sürtünmeye sahip ayakkabı alt yüzeyinin olmamasıdır.

 

 

 

 

 

 



Kaleci eldivenlerinin iç yüzeyi neden şekilde görüldüğü gibi (pürüzlü) olmalıdır?
    Bu soruyu da siz cevaplayın
__________________________________________

 


 

 

 

 



Çocuğun kaya parçasını kolayca itmesi için zemin nasıl olmalıdır?
    Bu soruyu da siz cevaplayın
_________________________________________

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yüzeylerin, cismin hareketine karşı uyguladığı sürtünme kuvvetini değiştirebilir miyiz? Aşağıdaki şemayı inceleyiniz.


 

 

HAVA DİRENCİ:

Bir dosya kağıdını belli bir yükseklikten aşağıya doğru bırakalım. Bu kağıdın yere düşme süresini ölçelim. Bu kez dosya kağıdını buruşturup aynı yükseklikten tekrar bırakalım. Buruşuk kağıdın yere düşme süresinin öncekinden farklı olduğunu görürüz. Kağıdın kütlesi değişmediği halde yere düşme süresi, dolayısıyla hızı neden değişti?

Hava cisimlerin hareket etmesini engelleyebilir. Rüzgarlı havalarda, varlıkların hareket etmesi zorlaşır; insanların giysileri sağa sola savrulur. Bunun nedeni, havanın cisimlerin hareketine karşı gösterdiği dirençtir. Verdiğimiz örnekte kağıdın farklı sürelerde yere düşmesinin sebebi de hava direnci (sürtünmesi) dir. Bu durumu açıklayan en güzel örneklerden biri paraşütle atlama sporudur.
 

 

Uçakların silindir şeklinde yapılmasının, kamyonların önüne rüzgarın etkisini azaltıcı levhaların konulmasının amacı, cisimlerin hareketine karşı havanın gösterdiği direnci azaltmaktır.

 

SU DİRENCİ:

Suyun içine büyükçe bir taş atıldığında veya su birikintisine basıldığında, sular etrafa saçılır. Bu durum suyun, içerisinde hareket eden cisimlerin hareketlerine karşı gösterdiği dirençten kaynaklanır. Hava gibi su da içerisinde hareket eden cisimlerin hareketini zorlaştırır.

İnsanların suya dalmasını, suyun içine atılan taşa benzetebiliriz. Biz suyun içine atladığımızda, su bizim hareketimizi engellediği için derinlere dalamayız. Bu amaçla;
 

 

 

Vapur, gemi, kayık gibi taşıtların ön kısımlarıyla su içinde kalan kısımlarının sivri yapılmasının amacı, suyun direncini azaltmaktır. Havanın ve suyun, cisimlerin hareketine karşı gösterdiği direnç, temas kuvvetidir.



Havanın ve suyun, cisimlerin hareketlerine karşı gösterdiği direnç birbirinden farklıdır.
 

 

 

 

SÜRTÜNME GÜNLÜK YAŞANTIMIZI ETKİLER Mİ?


Günlük yaşantımızda sürtünme kuvvetinin değişik etkileri vardır:


• Bir yere tutunmadan yürüyebilmemizi ve hareket etmemizi sağlar.
• Cisimlerin hareket etmeye başlaması için sürtünme gereklidir.
• Sürtünme yüzeyler arasında ısınma yapar.
• Yüzeylerin aşınmasına neden olur.
• Bisikletin, otomobilin istenildiği anda durmasını sağlar.



Sürtünme kuvvetinin bazı durumlarda az, bazı durumlarda çok olması gerekir.
 

 

 

 

 

Hazırlayan:YUNUS YENİDÜNYA KUDRET SARAÇ OĞLU İLK ÖĞRETİM OKULU

DÜNYA, GÜNEŞ ve AY


Güneş, Dünya ve Ay

Bulutsuz bir günde gökyüzüne baktığımızda Güneş’i, gece ise Ay ve yıldızları görürüz. Güneş, Dünya, Ay ve bütün yıldızlar uzay adı verilen sonsuz bir boşluk içinde bulunmaktadır. Günümüzde Güneş, Dünya ve Ay’ın küreye benzediğini biliyoruz.

Geçmişte insanlar Güneş, Dünya ve Ay’ın şekilleri hakkında değişik görüşler ortaya atmışlardır. Anaximenes’e göre (M.Ö. 585-525) Dünya düz bir tepsi gibi olup hava içinde yüzer, Güneş ise ince bir yaprak gibi gökyüzünde hareket edermiş. Mısırlı bilim adamları da Dünya’nın tepsi biçiminde olduğunu, ortasında verimli bir çukurluk çevresinde yüksek dağlar olduğunu ve bu tepsinin suda yüzdüğünü ortaya aymışlar.

Yukarıdaki düşüncelerden de anlaşıldığı üzere insanlar meraklarını gidermek amacıyla sürekli araştırmalar yapmışlardır. Bilim insanları, uzay ve gök cisimlerinin gizemini çözmek amacıyla gözlem evleri kurmuş, teleskopu icat etmişlerdir. Teleskop, gök cisimlerini gözlemek amacıyla kullanılıp Güneş, Dünya ve Ay’ın bilinmeyen birçok yönünü çözmemizi sağlamıştır.

• GÜNEŞ: Çok sıcaktır ve yanmakta olan gazlardan oluşan ateşten bir topa benzer. Çok güçlü bir ısı ve ışık kaynağıdır. Güneşin güçlü ışığı gözlerimiz için çok zararlıdır. Bu nedenle hiçbir zaman güneşe çıplak gözle, özellikle de teleskop ve dürbün ile bakılmamalıdır.

• DÜNYA: Güneşin çevresinde dolanan bir gezegendir. Dünyanın katmanlardan oluşan bir küreye benzediğini dördüncü sınıfta öğrenmiştik.

• AY: Küre biçiminde bir gök cismidir. Ay’dan gelen ışığın kaynağı Güneş’tir. Ay’ın kendi ışığı yoktur. Bu nedenle dürbün ve teleskopla bakılabilir.

Yapılan gözlemlere göre, Ay’ın çapını 1 birim olarak kabul edersek Dünya’nın çapı 4 birim, Güneş’in çapı ise 400 birimdir. Diğer bir ifade ile Güneş’in çapı: Dünya’nın çapının 100, Ay’ın çapının ise 400 katıdır.

Ay, Dünya’dan yaklaşık 348 bin km uzaklıkta, Dünya’ya en yakın gök cismidir. Güneş ise çok uzaktadır. Güneş, Dünya’ya Ay’dan 400 kez daha uzaktadır. Güneş, Ay’dan çok büyük olmasına rağmen, Dünya’ya olan uzaklıklarının farklı olması nedeniyle aynı büyüklükteymiş gibi görünür. Camdan dışarı baktığınızda uzaktaki bir arabayı, yakındaki bir arabadan daha küçük görürsünüz. Çünkü cisimler uzaklaştıkça gerçek boyutlarından daha küçük görünürler. Aslında gerçekte aralarında bu kadar büyüklük farkı yoktur. Siz de benzer örnekler verebilir misiniz?


Gece ve Gündüz Nasıl Oluşur?

Çok eskiden insanlar gökyüzündeki Güneş ve Ay’ın, Dünyanın çevresinde döndüğüne inanılırdı. Günümüzde ise Dünya’nın, Güneş’in etrafında döndüğünü biliyoruz. Dünya aynı zamanda sürekli olarak kendi etrafında da dönmektedir.



Bir el feneri Güneş olarak düşünülürse, önüne konulan topun bir tarafı aydınlanırken, diğer tarafı karanlık kalır.

Bu durumda sizce gündüz nasıl geceye, gece nasıl gündüze dönüşür?

Dünya’mızın kendi ekseni etrafında dönmesiyle gece ve gündüz oluşur.




 


Konuşmalarımızda “Güneş doğdu.” , “Güneş battı.” sözlerini sıkça kullanırız. Bu sözlerden ne anlıyorsunuz?

• Dünya’nın, kendi etrafındaki dönüş hareketinin yönü batıdan doğuya doğrudur.
• Dünya’nın kendi etrafındaki bir tam dönüşünü tamamladığı süreye bir gün adı verilir.
• Bir günlük süre içinde bir kez gündüz, bir kez gece olur.
• Dünya’nın ışık alan bölümlerinde gündüz, ışık almayan bölümlerinde ise gece yaşanır.
• Gece ve gündüzden oluşan bir günlük süre, Dünya’nın kendi etrafındaki bir tam dönüş hareketinin tamamlandığı doğa olayıdır.
• Saat ise insanların, Dünya’nın bu hareketini tamamladığı bir günlük süreyi, 24 zaman dilimine ayırmasıyla oluşturduğu bir zaman süresidir.
• İnsanlar bir günlük süreyi 24 saat kabul etmişlerdir.

Tarih boyunca insanlar, zamanı gittikçe daha küçük parçalara bölüp ölçmüşlerdir. Zamanı günlere bölmek tarlalarda çalışanlar ve avcılar için önemliydi. Sonraları, fabrikada çalışanlar için ücretlerini belirlemede saatler ön plana çıkmıştır. Günümüzde ise bilim adamları, dakika, saniye ve daha küçük zaman dilimleri kullanmaktadır. Tüm bu ölçüler, dönemin şartlarına göre değişim göstermektedir. Saat, dakika, saniye ve diğer ölçüler, insanlar tarafından şartlara göre belirlenmiştir
 

 

 

 




Güneş mi Yoksa Dünya mı Hareket Ediyor?

Hepiniz çeşitli taşıtlarla yolculuk etmişsinizdir. Hızlı hareket eden bir otomobilde ya da trende yolculuk yaparken yol kenarındaki ağaçlar ve telefon direkleri, hızla hareke ediyorlarmış gibi görünür. Oysa siz hareketli, ağaçlar ve direkler ise hareketsizdir.

Dünya dönmekte ve Güneş’in etrafında dolanmaktadır. Buna rağmen biz, bunu hissetmez; yeryüzü sabit, Güneş’i hareketliymiş gibi hissederiz.

Artık biliyoruz ki hareket eden Güneş değil, Dünya’dır. Güneş’i hareketliymiş gibi hissetmemizin nedeni ise Dünya’nın kendi etrafında dönmesidir.

Dünya’mızın hareketlerini bir topacın dönüşüne benzetebiliriz. Topaç kendi ucunda dönerken zemin üzerinde de daireye benzer bir yol üzerinde dolanır.
Dünya’mızın Güneş etrafındaki hareketi de, topacın dönerken yerdeki dolanımına benzer. Dünya kendi çevresinde dönerken bir yandan da Güneş’in çevresinde dolanır.
Dünya bu dolanımını ne kadar sürede tamamlar?



Aşağıdaki resimde Dünya’nın Güneş’in çevresindeki dolanımını görüyorsunuz.
 

 




• Dünya, kendi etrafında dönerken aynı zamanda güneşin çevresinde de dolanır.
• Bu dolanımı hayali bir çizgi üzerinde gerçekleştirir.
• Dünya’nın Güneş etrafındaki dolanımına dönme ya da devir adı verilir.
• Dünya, Güneş etrafındaki bir tam dolanımını 365 günde tamamlar.
• Bu süreye 1 yıl adı verilir.

Gün ve yıl, Dünya’nın hareketleri sonucu oluşan zaman dilimleridir. Dünya’nın Güneş etrafındaki bir tam dönüşünü tamamlamasıyla oluşan bir yıllık süre, insanlar tarafından ay ve hafta gibi zaman dilimlerine ayrılmıştır.


AY’IN HAREKETLERİ

Ay’ın Dünya ve Güneş’ten çok küçük olduğunu, Dünya’dan bakıldığında yaklaşık olarak Güneş’le aynı büyüklükte göründüğünü öğrendik. Çünkü Ay, Dünya’ya en yakın gök cismidir. Bu yüzden diğer gök cisimlerinden büyükmüş gibi gözükür.

Bulutsuz gecelerde Ay’ı değişik şekillerde görebiliriz. Ay’ı görebildiğimize göre Ay’dan gözümüze ışık gelmektedir. Oysa Ay bir ışık kaynağı değildir. Size göre Ay’dan gelen ışığın kaynağı nedir?

Dünya’mız gibi Ay’ın da hareketleri vardır.

1. Kendi etrafında döner.

2. Dünya’nın etrafında dolanır.

3. Dünya ile birlikte Güneşin etrafında dolanır.



 

 

 

 

 

Alican Gözlem Yapıyor…

Meraklı Alican Ay’ın evrelerini merak etmiş. Her akşam oturup teleskopuyla Ay’ı gözlemlemiş.

Günler birbirini takip etmiş. Ay’ı hep farklı şekillerde gözlemlediği için Ay’ın farklı evrelerinin olduğunu anlamış.

Ama bu gözleminde bir şey dikkatini çekmiş. Her gece ayın hep gülen yüzünü görüyormuş. Bir gün bile Ay’ın arka tarafını görememiş. Bunun nedenini araştırmaya karar vermiş.
 

 

 

 

 


Ay da Dünya gibi kendi etrafında döner. Ay’ın kendi etrafındaki bir tur dönme süresi ile Dünya etrafındaki bir tur dolanma süresi birbirine eşittir. Bu süre 28 gündür. Bu zamanların eşit olması nedeniyle Ay’ın hep aynı yüzü görülür. Arka yüzü hiçbir zaman görünmez. İki arkadaş yüz yüze durduğunuzu düşünün. Arkadaşınız kendi etrafında dönerken aynı zamanda sizin etrafınızda dolansın. Çevrenizde dolanıp bir tur attığında yüzünün yine size dönük olması bu durum ile aynıdır.
Ay’ın ışığını Güneş’ten aldığını öğrenmiştik. Bazen Ay’ı göremeyebiliriz. Eğer Ay’ın Dünya’ya bakan tarafı güneş ışığını almıyorsa onu gözlemleyemeyiz.







Ay’ın görünümleri, 28 günlük dönme hareketi süresince değişen ve tekrarlanan doğa olayıdır.
Dünya’dan bakıldığında Ay’ın Dünya çevresindeki dolanım süresince, görünümünde düzenli değişmeler vardır. Ay’ın görünüşünde belirli aralıklarla tekrarlanan bu değişikliklere Ay’ın evreleri adı verilir. Ay’ın dört ana evresi vardır:






Ay’ın evreleri; Dünya’nın kendi çevresindeki hareketi ile, Ay’ın Dünya etrafındaki dolanımı sonucu oluşur.
6.sayfadaki resimde, Güneş’in Dünya ve Ay’ı nasıl aydınlattığını görüyorsunuz. Resmi inceleyiniz.



Defalarca Ay’a bakmışsınızdır. Peki gördüğünüz şekiller aşağıdaki şekillere benziyor muydu?
Öğrendiğiniz evrelerin şekillerini gösteriniz. Hangi şekil hangi evreyi temsil ediyor?





Ay’ın bu dört ana evresinin dışında farklı şekillerin de olduğunu görüyoruz. Bu ara evrelerin isimleri şekillerinden de anlaşılacağı gibi hilal evresi ve şişkin evredir. Yukarıdaki şekil üzerinde bu evreleri de gösterebilir misiniz?
 

Dünyamızın şekli nasıldır?

Dünyamızın yuvarlak olduğunu nasıl ispatlarız?





Hazırlayan:YUNUS YENİDÜNYA7. ÜNİTE HAYATIMIZDAKİ  ELEKTRİK

BASİT ELEKTRİK DEVRESİ

Elektrik devresinin, pilin bir kutbuna bağlanan kablonun devre elemanlarını dolaştıktan sonra pilin diğer kutbuna bağlanmasıyla oluşur.Elektrik devresinde pil, ampul, ampulün yerleştirildiği duy gibi devre elemanları arasında bağlantıyı sağlayan kablo bulunur.
Elektrik devresinde değişiklik yaparak ampulün parlaklığını değiştirebiliriz.
Devreye daha fazla ampul koyarsak parlaklık azalır. Devredeki pil sayısını artırırsak parlaklık da artar.
İki pil ile oluşturulan devredeki ampul, bir pille oluşturulan devredeki ampulden daha parlak ışık verir.

DENEY VE DEĞİŞKENLER.
Bilim damları, bir konuda karar vermek, sonuca ulaşmak için deney yaparlar. Deney, bir olayın ya da durumun bilerek değiştirilmesidir. Bir deneyde bilerek yapılan bu değişikliklere ve oluşturulabilecek sonuçlara değişken adı verilir.
Örneğin; şeker, un ve süt kullanılarak yapılan keki düşünelim. Kekin tadında değişiklik yapmayı düşünüyoruz.
Bu durumda, şeker miktarını azaltıp çoğaltarak kekin tadının nasıl etkilendiğini kontrol edebiliriz.

ELEKTRİK DÜĞMELERİ
Akşam hava karardığında, bulunduğumuz ortamı aydınlatmak için elektrik düğmelerini kullanırız.
Elektrik düğmeleri birer devre anahtarıdır.
Devrenin kontrol edilmesini sağlar.
Aydınlıkta elektrik devresi açılarak ampulün yanmaması, karanlıkta kapatılarak yanması sağlanır.
Bu durum evlerde elektrik düğmeleri ile ampulün kablolarla bağlantısı olduğunu kanıtlar.
Elektrik düğmeleri ile ampuller arasında kontrol edilebilen elektrik devreleri bulunur.
Elektrik düğmesi ile ampul arasında bağlantı sağlayan kablolar boruların içine konulmuştur.
Bu şekilde elektriğin yaratabileceği tehlikeler önlenmiş olur.


Basit Elektrik Devresi Ve Kısa Devre

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Basit bir elektrik devresi yapımı

 

 

 


DEVRE ELEMANLARI SEMBOLLE GÖSTERİLİR
Elektrikli araçlarda ve evlerimizdeki elektrik devrelerinde çok sayıda devre elemanı bulunur. Bu kadar karışık devrelerin resimle çizilmesi zor olacaktır.
Bir elektrik devresini çizmenin en pratik yolu şema ile çizmektir. Bu amaçla devre elemanları sembollerle gösterilir.

Ampul

 

 

+ - Pil

Bağlantı kablosu

Açık anahtar

Kapalı anahtar
 

 

 

Devre elemanlarının  sembolleri her ülkede aynıdır. Bu durum,  ortak bilim dili  oluşmasını sağlar.  Bilimsel iletişimi kolaylaştırır.

Elektrik devresinin çalışmamasının çeşitli nedenleri vardır.
1.Devreye elektrik enerjisi sağlayan piller yanlış bağlanmış olabilir. Piller bir birine artı-eksi, artı –eksi düzeninde bağlanmalıdır.
2. Devre elemanları arasındaki bağlantılarda kopukluk olabilir. Bağlantılar kontrol edilerek kopukluklar giderilmelidir.
3. Ampul duya tam yerleştirilmemiş olabilir.
Ampulün duya tam yerleştirilmesi gerekir.
4. Ampulün bozuk olması, devrenin tamamlanmamasına neden olabilir. Bu durumda ampul değiştirilmelidir.
5. Bütün bu yapılan kontrollerden sonra elektrik devresi yine de çalışmıyorsa pil; elektrik enerjisi üretmiyor olabilir. Bu durumda piller yenileriyle değiştirilmelidir.

Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol